13:41

HZ. YUSUF DÖNEMİNDEKİ MISIR'LI AZİZ'İN KARISI



Allah'ın, Kuran'da dikkat çektiği kadınlardan biri de, Mısır'da bulunan bir Aziz'in karısıdır. Hz. Yusuf, kardeşlerinin kendisine kurduğu bir tuzak sonucunda, bir köle tüccarı tarafından bu Mısır'lı Aziz'e satılmıştır. Allah Kuran'da Aziz ile karısının, Hz. Yusuf'u yanlarına alışını şöyle haber vermektedir:

Onu satın alan bir Mısır'lı (Aziz,) karısına: "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi. Böylelikle Biz, Yusuf'u yeryüzünde (Mısır'da) yerleşik kıldık. Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler. Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. (Yusuf Suresi, 21-22)
Allah, Hz. Yusuf'u Aziz'in yanına yerleştirmiş ve böylece onu Mısır'da yerleşik kılmıştır. Hz. Yusuf, Aziz ve karısının yanında büyümüş, erginlik çağına ulaştığında ise, Allah ona Katından bir ilim ve hikmet vermiş, sözlerin yorumunu öğretmiş, onu seçkin kılmış ve rahmetiyle desteklemiştir.
Allah, hayatının bu döneminde Hz. Yusuf'u önemli bir denemeden geçirmiştir. Aziz'in karısı, yanlarında kalmakta olan Hz. Yusuf'tan ayette bildirilen ifadeyle "murad almak istemiş" ve bu isteğini gerçekleştirebilmek için bir düzen kurarak, onu tuzağa düşürmeye çalışmıştır. Bunun için bulunduğu yerin kapılarını sıkıca kapatmış ve Hz. Yusuf'a istekleri doğrultusunda çağrıda bulunmuştur. Hz. Yusuf ise, haram bir fiil işlemekten Allah'a sığındığını söyleyerek kadından yüz çevirmiştir.
Hz. Yusuf, kadının bu tavrından vazgeçmesi için ona Aziz'in durumunu hatırlatmış, onun kendisinin efendisi olduğunu, ona hoşnut kıldığını ve iyi baktığını söyleyerek, efendisine karşı bir sadakatsizlikte bulunmayacağını ifade etmiştir. Hz. Yusuf kadına ayrıca zalimlerin kurtuluşa eremeyeceğini de söyleyerek, bunun zalimce bir davranış olacağını hatırlatmıştır. Allah, Kuran'da Aziz'in karısının bu girişimini ve Hz. Yusuf'un ihlaslı tavrını şöyle haber vermektedir:
Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü o benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez." (Yusuf Suresi, 23)
Allah'tan korkan ve samimi iman sahibi olan Hz. Yusuf, Allah'ın yardımıyla Aziz'in karısının bu teklifini geri çevirmiş ve Allah'ın sınırlarını korumakta kararlılık göstermiştir. Allah, Hz. Yusuf'un bu tavrını Kuran'da şöyle bildirmiştir:
Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı. (Yusuf Suresi, 24)
Hz. Yusuf bu kararlılığı nedeniyle kadından uzaklaşmaya çalışırken kadının efendisiyle karşılaşmıştır. Aziz'in karısı bu noktada bir kez daha hileli bir düzene başvurmuş ve Hz. Yusuf'un iffetli ve ihlaslı tavrına rağmen, kendisini temize çıkarabilmek için, Hz. Yusuf'a iftira atmıştır. Hz. Yusuf'un kendisine kötü niyetle yaklaştığını söyleyerek, Aziz'den onun cezalandırılmasını istemiştir. Zindana atılmasından ya da acı bir azapla azaplandırılmasından başka bir seçenek olmadığını öne sürerek, suçsuzluğuna şahit olduğu Hz Yusuf'un cezalandırılması için Aziz'i kışkırtmaya çalışmıştır. Allah Kuran'da bu olayı şöyle aktarmaktadır:
Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azabtan başka cezası ne olabilir?" (Yusuf Suresi, 25)
Aziz'e sadakatsizlik ederek, haram bir fiile yanaşmak istemesi, ardından da masum olduğunu çok iyi bildiği halde yalan söyleyerek Hz. Yusuf'a iftira atması, Aziz'in karısının Allah korkusundan yoksun ve zalim bir karaktere sahip olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Tüm bunlar aynı zamanda nefsinin vicdanını nasıl örttüğünü de göstermektedir.
Hz. Yusuf, kadının bu vicdansızca suçlamaları karşısında "Onun kendisi benden murad almak istedi." (Yusuf Suresi, 26) diyerek, Aziz'e olayın doğrusunu söylemiştir. Kadının yakınlarından biri ise kimin doğru söylediğinin anlaşılabilmesi için şöyle bir öneride bulunmuştur:
(Yusuf) Dedi ki: Kadının yakınlarından bir şahid şahitlik etti: "Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir. Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip-yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf Suresi, 26-27)
... Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler."(Tevbe Suresi, 51)
Bu konunun hatırlatılması sonucunda ise, Hz. Yusuf'un gömleğinin arkadan yırtılmış olduğu görülmüştür. Dolayısıyla Hz. Yusuf'un kapıya doğru yöneldiği, kadının ise onun arkasından koştuğu deliliyle birlikte ortaya çıkmıştır. Böylece, Hz. Yusuf'un suçsuzluğunu, asıl karısının ondan murad almaya çalıştığını, Aziz'in kendisi de açıkça anlamıştır. Allah Kuran'da Aziz'in bu konudaki sözlerini şöyle bildirmiştir:
Onun gömleğinin arkadan çekilip-yırtıldığını gördüğü zaman (kocası): "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi. "Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkarlardan oldun." (Yusuf Suresi, 28-29)
Ayetlerden de anlaşılacağı gibi, Aziz, Hz. Yusuf'un haklı olduğunu vicdanen anlamıştır. Ancak bu konu burada kapanmamıştır. Allah'ın"Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi." (Yusuf Suresi, 30) ayetiyle bildirdiği üzere, bu olay şehirde kadınlar arasında yayılmıştır. Şehirdeki kadınlar, suçlu olanın Hz. Yusuf değil de, Aziz'in karısı olduğunu anlamış ve kendi aralarında vezirin karısını kınayan konuşmalar yapmışlardır. Aziz'in karısı ise, kendisi hakkında konuşulduğunu anladığında, bunu yapan kadınlara da bir düzen hazırlamıştır.
Kurduğu bu düzen ile, Allah'ın ayetlerde dikkat çektiği gibi, kendisinin, üstün bir güzelliğe sahip olan Hz. Yusuf'tan murad almak istemekteki haklılığını kadınlara kanıtlamaya çalışmıştır. Bu şekilde, onları da kendi konumuna düşürmek ve kendi suçuna ortak etmek istemiştir. Bu doğrultuda, kadınları yanına davet etmiş ve geldiklerinde de her birinin eline meyve soymaları için birer bıçak vermiştir. Ardından da Hz. Yusuf'u yanlarına çağırarak verecekleri tepkiyi görmek istemiştir. Kadınlar Hz. Yusuf'un güzelliğini gördüklerinde büyük bir şaşkınlığa düşmüş ve hayranlıklarından bıçaklarla ellerini kesmişlerdir. Allah Kuran'da kadınların bu durumunu şöyle bildirmektedir:
(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da:) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler. (Yusuf Suresi, 31)
Hz. Yusuf'un güzelliği bu kadınlara Allah'ı hatırlatmış ve onlar da bu olağanüstü güzellik karşısında Allah'ı tesbih etmişlerdir. Onun güzelliğini insan üstü bir güzellik olarak yorumlamış ve hatta melek olduğunu dahi iddia etmişlerdir.
Aziz'in karısı, Allah'ın "Kadın dedi ki: "Beni kendisiyle kınadığınız işte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka zindana atılacak ve elbette küçük düşürülenlerden olacak." (Yusuf Suresi, 32) ayetiyle bildirdiği gibi, yanındaki kadınlara kendisinin suçlu olduğunu, Hz. Yusuf'un ise iffetini korumak istediğini açıkça itiraf etmiştir. Ancak bunun yanı sıra topluluk önünde, Hz. Yusuf'a karşı olan çirkin teklifini bir kez daha tekrarlamıştır.
Gösterdiği bu tavır, kadının ne kadar zalim ve çirkin bir ahlak sahibi olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Kadın belki Mısır'daki konumuna ve zenginliğine güvenerek Hz. Yusuf'u harama girmeye zorlamaktadır. Bu son derece iffetsiz bir tekliftir. Hz. Yusuf ise, "... Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum." (Yusuf Suresi, 33) diyerek, kadının bu davranışından Allah'a sığınmıştır.
Allah Yusuf Peygamberin duasını kabul etmiş ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırmıştır.
Hem Aziz'in kendisi, hem de karısının teklifine şahit olan diğer kadınlar, Hz. Yusuf'un suçsuzluğuna çok açık bir şekilde şahit oldukları halde, bu konuda haktan yana tavır koymamış ve vicdansızca hareket etmişlerdir. Bunun sonucunda, Allah'ın "Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı."(Yusuf Suresi, 35) ayetiyle bildirdiği gibi, Hz. Yusuf' un masum olduğunu açıkaç görmelerine rağmen, Hz. Yusuf zindana gönderilmiş ve nice yıllar orada kalmıştır. Ancak bu Hz. Yusuf için bir şeref ve güzellik olmuştur. Allah, kadınların düzenini peygamberden uzaklaştırmış ve Kendisi'ne karşı gösterdiği ihlas ve samimiyet nedeniyle de, daha sonra Hz. Yusuf'u zindandan çıkararak, suçsuzluğunu insanlara göstermiş ve onu Mısır'a yönetici kılmıştır.

Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kötülükten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü'minleri müjdele.(Tevbe Suresi, 112)
Tüm bu olayların düşünülmesi ve ibret alınması gereken pek çok yönü vardır. Aziz'in karısının ve diğer kadınların tavırları, Allah'tan korkmayan insanların sapkınlıkta ne kadar kararlı ve çirkin bir cesarete sahip olabildiklerini ve nasıl düzenler kurabildiklerini açıkça ortaya koymaktadır. Allah korkusu olmayan bir insan, kolaylıkla her türlü vicdansızlıkta bulunabilmekte, nefsinin istekleri doğrultusunda insanlara tuzak kurmakta, iftira atmakta tereddüt etmemektedir. Allah'ın ayette, Aziz'in "Doğrusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" sözüyle dikkat çektiği gibi, Allah korkusu olmadığında, 'düzen kuruculuk' kadın ahlakında rahatlıkla hayat bulabilmektedir. Allah, iman sahibi olmayan kadınların nefsindeki bu özelliğe Kuran'ın bazı ayetlerinde şöyle dikkat çekmiştir:
Bir ümmet diğer bir ümmetten (sayıca ve malca) daha gelişkindir diye, yeminlerinizi kendi aranızda bir bozuculuk unsuru yaparak, ipini kuvvetle eğirdikten sonra bozup-çözen (kadın) gibi olmayın. Şüphesiz Allah, sizi bununla imtihan etmektedir. Kıyamet günü hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyi size muhakkak açıklayacaktır. (Nahl Suresi, 92)
De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfüren-kadınların şerrinden. (Felak Suresi, 1-4)
Allah, düzen kurarak, hileye ve kötülüğe başvurarak nefsin istekleri için başkalarına kötülükte bulunmaktan çekinmeyen insanların şerrinden sakınılmasını hatırlatmaktadır. Allah'ın bu ayeti, bu ahlakı benimseyen kadınların şerrinin gerçekten büyük olabildiğini göstermektedir.
Ancak unutulmamalıdır ki, Hz. Yusuf örneğinde olduğu gibi, Allah insanların hileli düzenlerini daima bozacağını bildirmektedir. Kötü ahlak, daima insanın kendisine zarar verir. Allah korkusu ve dürüstlük ise, -Allah'ın dilemesiyle- daima Allah'ın yardımı ve nimeti ile karşılık bulur.

0 yorum: