14:51

MÜSLÜMAN KADININ İDEALLERİ BÜYÜKTÜR

Cahiliye ahlakının insanlara kazandırdığı kadın karakterinin önemli özelliklerinden biri, bu kimselerin ufuklarını olabildiğince daraltmış, ideallerini, düşüncelerini ve yaşam tarzlarını olabildiğince dar bir alan ile sınırlandırmış olmalarıdır. Bu karakteri benimseyen kadınların toplum tarafından kendilerine öngörülen belli başlı birtakım görev ve sorumlulukları vardır. Onlardan beklenilen aslında sadece bunları en iyi şekilde yerine getirebilmeleridir. Bunların dışında farklı ideallere sahip olmaları ya da farklı konularda kendilerini geliştirmeleri için ise, genellikle kadınlara çok fazla imkan tanınmamaktadır. Kadınlar ancak bu durumun şuuruna vardıkları ve yaşamlarını daha farklı ve daha büyük idealler üzerine kurma ihtiyacını duydukları takdirde kendilerini geliştirip düşünce ufuklarının sınırlarını genişletebilmektedirler.
Kadın için öngörülen başlıca sorumluluklar ise genellikle ailesini ve evini maddi ve manevi açıdan iyi bir şekilde idare edebilmesi ve çocuklarını yetiştirmesidir. Bunların dışında kimi kadınların çocukluk yıllarından itibaren almış oldukları telkinler doğrultusunda ilgilendikleri konular ise tümüyle kendilerine yöneliktir. Bunlar da genellikle saçları, makyajları, kıyafetleri, modaya uyup uyamadıkları gibi fiziksel bakımlarına ilişkin konular, ev temizliği, arkadaş toplantıları gibi faaliyetlerle sınırlıdır. Elbette insanın ailevi sorumluluklarını yerine getirmesinde, kendisine yönelik ihtiyaçlarını gidermekle ilgilenmesinde ya da evinin temizliğini sağlamasında bir yanlışlık yoktur. Yanlış olan, yaşadığı hayatın ve üstlendiği sorumlulukların sadece bunlarla sınırlandırılmış olması ve bunu ne amaçla yaptığının farkında olmamasıdır.
Allah insanı belirli bir amaç üzerine yaratmış, onu yükümlü kıldığı sorumlulukları Kuran ile kendisine bildirmiştir. Müslüman bir kadın herşeyden önce kendisini yaratan, ona bir ömür süresi kılan, yaşadığı her an onu koruyup kollayan, nimetleriyle lütuflandıran Rabbimiz'e karşı sorumludur. Allah'ın Kuran ile insanlara bildirdiği ahlakı yaşamakla, Allah'a ibadet ve kulluk etmekle, O'nun rızasını kazanacak işler yapmakla yükümlüdür. Cahiliye inançları nedeniyle, güzel ahlakın kendilerine getireceği huzur ve mutluluktan uzak bir yaşam süren insanlara Kuran ahlakını anlatıp, onların Allah'ın rızasına, rahmetine, cennetine kavuşmaları için elinden gelen çabayı göstermekle görevlidir. İnsanlara şeytanın sunduğu, kaos ve karmaşanın hakim olduğu, sevgi, saygı, dostluk gibi nimetlerin gereği gibi yaşanamadığı karanlık ruh halinden kurtulmanın yolunu göstermek için samimiyetle gayret sarf etmelidir.

Allah Kuran'ın "Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: "Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz?" (Nisa Suresi, 75) ayetiyle insanlara, dünya üzerindeki sıkıntı ve zorluk çeken güçsüz konumdaki insanların durumunu hatırlatmış, onlara yardım etmenin ve yol göstermenin, vicdan sahibi insanlar için bir yükümlülük olduğunu bildirmiştir.
Allah bir başka ayette ise, "Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Nisa Suresi, 36) sözleriyle müminlerin yükümlülüklerinin sadece kendileri olmadığını, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa ve daha bunlar gibi muhtaç konumda olan pek çok insana yardım elini uzatmakla da sorumlu olduklarını hatırlatmıştır.
Müslüman kadın tüm bu sorumluluklarının bilincinde olan insandır. Bundan dolayı da hiçbir zaman için sadece kendi ihtiyaçlarının peşine düşüp, yalnızca kendisini ilgilendiren birkaç sorumluluğu yerine getirip Allah'ın bildirdiği bu yükümlülükleri göz ardı edemez. Hayata dair ideallerini, düşüncelerini sadece bu şekilde sınırlandırmaz. Dünyanın dört bir yanındaki zorluk içerisindeki insanların, açlık çeken, salgın hastalıklarla mücadele eden, savaş ve çatışma ortamlarının zorluğunu yaşayan çocukların, kadınların, yaşlıların tüm sıkıntılarını adeta kendi sorunuymuş gibi düşünüp onlara çözüm ulaştırabilmek için elinden gelen gayreti gösterir.
Bunun dışında, günlük hayatında karşısına çıkan meselelerde de, her konuya gerçekten hak ettiği kadar değer verir. Asıl amacının Allah'ın rızasını kazanmak, O'nun beğendiği ahlakı yaşamak ve insanlara da gerçek huzuru ve mutluluğu yaşayabilecekleri bu ahlakı anlatmak olduğunu bilir. Bu nedenle de, kimi kadınların günlük hayatlarında karşılaşıp da çok önemli gördükleri, gözlerinde büyütüp tasalandıkları, dert edindikleri pek çok konunun, insanın gerçek amacının yanında, ne kadar sıradan ve ne kadar önemsiz konular olduğunu bilerek hareket eder.

0 yorum: